27 Şubat 2011 Pazar

Kız Çocuklar Bizim Neyimiz Olur?

Ya da kız çocuklar, kadınlar, anneler; onlar onlara ne kadar sahip çıkıyorlar?

Belki de binlerce yıldır var olan soruları soruyorum. Binlerce yılda binlerce kez sorulmuş, binlerce yılda binlerce kez yanıt aranmış; ama yanıt vermesi gerekenlerin baş ve boyun eğmeleriyle hep vazgeçilmiş soruları ve yanıt yumağını bir de ben karıştırsam çok mu olur?

Biliyorum! Bu soruları sormam çok olduğumun ayrı bir göstergesi olacak.  Özellikle kadın okurlar - ve erkek okurlar da- belki böyle bir soruyu sormanın uyuyan devi uyandırmak anlamına gelebileceği endişesiyle bana fazla ileri gittin de diyebilecekler.

Kız çocuklar bizim neyimiz olur?
İyi gözle bakarsak eğer,
1. kızımız nazımız
2. bacımız
3. anamız
4. yarimiz
5. arkadaşımız
6. can yoldaşımız
olur deriz.

Toplumsal (erkeğin ve de muhtemelen kadının) bilinçaltında –bir yerlerde- yatan gözle bakarsak, ilk altıyı kendimizi korumak için söyleriz ve, hizmetçimiz, kapatmamız, metresimiz, tarlada işçimiz, mutfakta aşçımız, kölemiz, hedef tahtamız, malımız, kum torbamız sözcükleri kültürel bilinçaltında dolanır da dolanır.

Bu saydıklarımız erkek tarafından bakıştı ve kimsenin sanırım yadırgamayacağı tanımları ortaya koyduk. Bu tanımların belli bir yer değil, tüm tarihsel süreç boyunca her yer ve zamanda karşımıza çıkması muhtemel tanımlar olduğunu söylemeliyiz.

Bunlar yazılı ve görsel tüm metinlerde zaman zaman karşımıza çıkarlar ve bizler bunu biliçaltı kültürümüze dayanarak reddetmeksizin izleriz. Bu aynı zamanda kültürel bir kodlanma ve kültürel taşıma süreci olarak tanımlanır.

Bizim bu metinde özellikle altını çizerek görünür hale getirmeye çalıştığımız konu, var olanı saptamak değil, aksine belki de şu ana kadar pek konuşmadığımız bir alana açılmak şeklinde düşünüldü.

Sanırım şu sorular aykırı gibi gelse de sorulmalı diye düşünüyorum;
1. Kadınlar kadın haklarına ne kadar sahip çıkıyorlar?
2. Kadınlar kadınların sorunlarına ne kadar sahip çıkıyorlar?
3. Kadınların erkeklere karşı olan sorunlarında, erkeklerin kadınlara karşı olan sorunlarındaki dayanışmayı acaba ne kadar gösterebiliyorlar.
4. Kadınlar kız çocuklarına eşitlikçi bir yaklaşımı ne kadar öğretebiliyorlar? Ya da şöyle sorabiliriz: Gerçekten öğretmek istiyorlar mı?
5. Kültür taşıyıcısı onlar olmalarına rağmen niye kadın haklarını da taşıyamıyorlar?
6. Kadınlar, erkek çocuklarına gösterdikleri bir değer oldukları duygusunu acaba aynı eşitlikte kız çocuklarına verebiliyorlar mı?
7. Hayatın içinde eşitlikçiliği savunan kadınlar, erkekler karşısındaki bu yaklaşımı aynı şekilde oğullarına gösterebiliyorlar mı? Yoksa “bütün erkekler kötüdür oğlum hariç” diye mi düşünürler?
8. Kadınlar kız çocuklar suç işlediklerinde onları en şiddetli şekilde suçlar ve toplum dışı bırakırken aynı şeyi oğulları yaptığında niye gururla “Bu onun elinin kiri. Yıkar çıkar” diyebilirler. Kendi hemcinslerine duyulan bu öfke nedendir?
9. Ve en önemli soru: Kadınlar oğulları -her ne nedenle olursa olsun- öldüklerinde veya öldürüldüklerinde aylarca başlarını çatıp matem tutarlarken bunu neden -aynı şekilde her ne nedenle olursa olsun- ölen ya da öldürülen kızlarına çok görürler.

Bunu yapmalarının tek nedeni salt korku olmasa gerek. Çocuğuna duyulan sevgi, tüm korkuları aşan bir güçtür. Acaba kadınlar kızlarını sevmemeleri gerektiği kodlamasıyla mı yetiştirilirler ya da kadınlar kızlarını gerçekten sevmezler mi?

Bilirsiniz baba oğul çatışması hep konuşulur ama anne-kız çatışması pek gündemde değildir. Bu soruları bana okuduğum bazı edebiyat metinleri, yaşamın içinde tanıklığını yaptığım olaylar sordurdu. Amacım kesinlikle bir suçluluk alanı yaratıp rahatlamak değil, tersine o kız çocukların haklarını daha net gündeme getirmek.

İşte bu yüzden bu sorular yüzlerce yıldır yaşanan bir gerçekliği sorgulamak için gerekli değil mi?

Belki de böylece, kadın ve erkek ilişkilerinde ve de kadın-kadın ilişkilerinde bilinç altına işlemiş davranış kodlarını, kültürel kodları sorgulamadan, salt yaşananları tartışıp bir sonuca varmayı ya da en azından yola çıkmayı başaramayacağımızı görmüş oluruz ve buna göre yeni bakış açıları geliştirebiliriz.

Gelecek yazılarımızda edebiyat metinlerinde kadının yerini ve özellikle genç kız edebiyatını ele almak dileğiyle...


Kaynak gösterimi: Neydim, N., www.0-18.org, Sen Islık Çalmayı Bilir misin?